Yeni Yol, Yeni Çıkış: E-Ticaret ve Kişisel Verilerin Korunması
Güncelleme tarihi: 3 May 2021
Dünyanın yeni tip korona virüs vakasıyla uğraş verdiği şu günlerde globalde yaşanan ekonomik krizler ve Türk Lirasının değer kaybetmesi, işsizliğin %13,7 seviyelerine çıkması ve enflasyonun yükselmesi derken Türkiye ekonomisini, en iyi 10 ekonomi arasına çıkarma girişimleri artık yeni bir hal aldı denilebilir. 2018’den 2019’a geçişte e-ticaret pazar payının %39 yükselmesi de şunu gösteriyor ki artık Türkiye de e-ticaret alternatif bir kaynak olmaktan çıkıp doğrudan yatırım yapılacak bir kaynak haline geliyor. Özellikle virüsün insanları evlere kapattığı şu günlerde online alışverişin %200 gibi bir oranda artması şu günlerde sanal ticaretin önemini epeyce ortaya koydu. Öncelikle gelin hep birlikte e-ticareti bir yakından tanıyalım. Genel olarak mal ve hizmetlerin; alımı, satımı, tanıtımı, pazarlanması, dağıtımı ve ödenmesi gibi daha birçok işlemin internet ağı üzerinden; firmaların tüketiciye doğrudan ve hızlı şekilde erişim sağlaması olarak tanımlanabilir. Türkiye ekonomik olarak sıkıntılı zamanlar geçirdiği şu günlerde bunun önemini özellikle kavradı ki Türki Cumhuriyetler ile imzalanan Türk Yatırım Fonu kararı alındı. E-ticarette ortak sistem kurulması konusunda çalışmalara başlanması ve ticarette yerel para birimlerinin kullanılması Türkiye'nin önümüzdeki zaman diliminde sanal ticaretin ekonomideki payını arttırmak istediğinin açık kanıtı niteliğinde. Aslında Türkiye'de e-ticaretin kısa tarihine bir bakıldığı zaman ilk olarak 1997'de Bilim ve Teknoloji Yüksek Kurumu'nun yaptığı bir toplantı ile başlamış bulunuyor. Oysaki Türkiye'de ilk internet bağlantısı 12 Nisan 1993 tarihinde gerçekleşmişti. Bu kadar kısa zamanda küresel çapta böylesi önemli bir alanı bu denli erkenden görüp de yine bu alanda küresel çaptaki pazar payının sadece %5’ini oluşturması insanı üzmüyor değil. Ama geçtiğimiz yıl Türkiye e-ticaret payının %42 büyümesi de ülkemizde üzerine büyük çapta inşa edilebilecek e-ticaret zemininin hazır olduğunun açık bir göstergesi. Bu hiç de kaçırılacak bir fırsat değil. Türkiye'nin içinde bulunduğumuz teknolojik dönüşümü kaçırması demek sadece ekonomik anlamda değil genel hatlarıyla adeta Osmanlı devletinin 15-17. yy. lar arası kaçırdığı coğrafi keşiflerle bu kaynaktan çıkan başka sebepler sayesinde içine gireceği bir sancılı yüzyıl gibi yaşayacağını aklımıza getirmeden edemiyoruz. Pekâlâ, bu işin bir de kişisel verileri koruma boyutu var ki belki de en önemli kısım, bu gelişmelerle birlikte hukukçulara burada büyük pay düşüyor. Sözleşmelerin, ticaretin ve daha birçok şirketler arası ve insanlar arası akdin sanal ortama taşınması denilince önemi daha da bir gün yüzüne çıkıyor. Aslında kişisel verileri koruma denilince genel itibarıyla insanların sanal ortamda sosyal medya adımızdan, T.C. kimlik numaramıza; ev adresimizden, parmak izimize kadar her türlü kişisel verilerinin korunumu olarak algılansa da aslında sanal ortamda alışveriş yapma bu bilgilerin çoğunu ve hatta en önemlilerini kapsamakta. Ülkemizde KVKK‘nin yürürlüğe girmesi 7 Nisan 2016 gibi geç bir tarihte olmasıyla da bu alandaki çalışmaların yeni yeni ve ekseriyetle e-ticaret çevresinde olduğunu görüyoruz. Sözün özü: Küresel çaptaki dijital dönüşümle birlikte ekonomiye olan etkisini de gösterip çok daha önemli bir yer alan e-ticaret faaliyetlerinin ülkeler çapındaki artışı gözler önünde. Bununla birlikte bu alandaki zaruri düzenleme ve ihtiyaçlar çerçevesinde kişisel verilerin korunumu geleceğin hukukçularının göz ardı edemeyeceği bir alan haline dönüşmüş durumda. Özellikle az önce belirttiğimiz Türk Yatırım Fonu’nda değinildiği gibi sanal ticaret anlaşmalarının artmasıyla ülkelerarası resmi ticaret anlaşmalarının hazırlanmasından, herhangi bir vatandaşın online alışverişte yaşadığı bir soruna kadar olan tüm bu ilişkilerin mağduriyetler yaşamadan en kısa sürede bir hukuki netliğe kavuşturulması zorunluluğu doğmaktadır. Burada ayrıca ele alınması gereken bir konu olarak ilerleyen zaman dilimlerinde KVKK‘de olduğu gibi sanal suçlar için TCK’de yapılacak daha birçok değişikliğin geleceğin hukukçularının üzerine düşen ne denli önemli bir görev daha olduğudur.
-Furkan GENÇER