“İnsan Hakları Mercek Altında” başlığı altında iki gün sürecek olan etkinliğimizin birincisi olan "Toplumsal Cinsiyet ve Kadının İnsan Hakları | CEDAW nedir?" adlı söyleşimiz gerçekleşti!
Söyleşimize katılan konuklarımız;
Prof. Dr. Gülriz UYGUR
Prof. Dr. Şebnem Akipek Öcal
Selçuk Üniversitesi Hukuk Akademisi topluluğu olarak hukuk fakültesi öğrencilerinin entelektüel bilgi birikimini artırmak hukuki bakış açılarını geliştirmek ve sosyalleşmelerini sağlamak amacıyla çeşitli hukuki konularda alanında uzman konuklar ile birlikte etkinliklerimize hız kesmeden devam ediyoruz.
Bugünkü konumuz yine çok güncel olan "kadın hakları" konusuydu. Aslında doğru olanın bu şekilde bir başlıktan ziyade insan hakları başlığı altında toplanması demişti konuğumuz Prof. Dr. Gülriz Uygur.
Bugün konuşulan meseleler arasında en çok üzerinde durduğumuz mesele CEDAW sözleşmesiydi. Bu sözleşmenin ne demek olduğu, maddelerinden, bu sözleşmeye göre ayrımcılığın kelime manasından, hem şekli hem de maddi anlamda ki eşitlik kavramlarından bahsetmiştik. Ayrıca sözleşmenin ilk olarak ne zaman ortaya çıktığı, hangi ülkelerin bu sözleşmeye dahil olduğundan ve de ülkemizde CEDAW’ın belirtilerinin hangi yıllarda ,hangi şekillerde , hangi olaylarla bize ne kadar yansıdığı üzerinde durduk. Kadınların aslında haklarına en büyük engelin kültürel ön yargılarımız olduğundan bahsetti konuğumuz. Buna şunu da ekleyebiliriz en iyi eşlerin paylaşımcı eşler değil de yardımcı eşler olarak algılanması meselesi de bu duruma iyi bir örnektir.
Ekstra olarak başlıkta da belirtildiği üzere pandeminin bu haklara etkisinden sıkça bahsettik. Pandemiden en çok etkilenen kişinin aslında kadınlar olduğu çünkü onların ücretsiz bakım emeği karşısında çok yıprandıklarından bahsetti konuğumuz Şebnem Akipek Öcal. Şiddetin zaman geçtikçe daha çok arttığına, aslında gelişmiş ülkeler dediğimiz Almanya, Fransa, İtalya gibi ülkelerde bile aile içi şiddet çağrılarının son yıllarda %30- %40 oranlarında arttığını duyuyoruz. Ekstra olarak maalesef haklarımızın sadece dışarda değil belki de en çok kendi evimizde çiğnendiğini görüyoruz.
Son olarak şunları da söyleyip yazımızı bitirelim. Yasayla eşitlik sağlamak belli bir yere kadar zihnen kendimizi buna odaklamalıyız. Belki de hepimiz yapabildiğimiz ölçüde kültürel önyargılarımızdan kurtulmalıyız.
Yeni nesillere aklımızdaki bu bayat fikirleri bulaştırmamak adına çok dikkat etmeliyiz.
Etkinliğimizin ikinci gününde "Göç ve Mülteci Hakları" adlı söyleşimiz gerçekleşti. Etkinliğimize Av. Necla Şanlı konuk oldu.
Bu söyleşi de nelerden bahsettik?
Bu konuda öncelikle mülteci ne demek, göçmen ne demek, sığınmacı ne demek, bunların birbirlerinden tanım olarak farkları neler, sığınma hakkı nedir, kimler bu hakka sahiptir, kimler mülteci grubuna dahildir, mültecilerin sahip oldukları haklar nelerdir, hangi durumlarda ülkelerinden çıkıyorlar, döndüklerinden nelerden mahrum bırakılıp hangi hakları tekrar elde ediyorlar? konuları üzerinde konuştuk.
Ülkemizde de başka bir çok ülkede de bulunan mültecilerin aslında sahip oldukları hakların neler olduğu, bu haklardan hangilerini hangi düzeyde kullandığımıza değindik. Bazen varolan yasalarımızla aslında koruma altına aldığımız bu insanların bazen de işlerini zorlaştırdığımıza değindik. Mesela başka yerde bulunup da orada hayatına devam etmek isteyen kişinin orada halletmesi gereken işlerinde kendisinden geldiği ülkeden getirilmesinin istendiği belgeler oluyor .Bu tarz işlemlerin aslında mülteci olan kişinin işlerini zorlaştırdığını görüyoruz. Zira kişinin dönmeye çekindiği yere belge almaya gitmesi pek mümkün değil. Bu aslında süreci zorlaştırıyor.
Bu ve bunun gibi koruma altına almamız gereken çok mesele var ne yazık ki...
İnstagram: https://instagram.com/hukukakademisiselcuk
Twitter: https://twitter.com/hukukakademisi_
Düzenleyen: Cemile ÇELİK
Comentarios