top of page
Yazarın fotoğrafıHukuk Akademisi

"Beynimizdeki Adalet Terazisi: Nasıl karar veriyoruz, nasıl cezalandırıyoruz?"

Selçuk Üniversitesi Hukuk Akademisi topluluğu olarak bu haftaki konuğumuz Prof. Dr. Sinan Canan’dı.


Kendisiyle "Beynimizdeki Adalet Terazisi: Nasıl karar veriyoruz, nasıl cezalandırıyoruz?" başlığı altında konuştuk.



Neler konuştuk?


Sinan Canan Hocamız bizlere iki sistemimizin var olduğundan ve bu sistemlerden Sistem-1’in daha ilkel, daha hayvani ve genel olarak doğal koşullarda işe yarayan, modern hayat açısından zor olan bir sistem olduğunu söyledi.

Sistem-2’nin ise daha yavaş, gün içinde her zaman kullanamayacağımız kadar daha masraflı bir sistem olduğunu söyledi. Genelde sistem-2 yorgun olduğumuzda pek kullandığımız bir sistem değil bu yüzden de ciddi işler yaptığımızda yani zihnimiz yeteri kadar açıkken her zaman önce sistem iki devre haline sokarız.


Beynimiz iki durumda Sistem-2’yi kullanır.


1) Uykudan kalkmış ve güzelce dinlenmişsinizdir o zaman da çok aktif kullanır.

2) Hareket halinde iseniz o zaman da sistem-2 yeterince aktiftir.


İnsanın iyi karar verebilmesi için bedenine iyi bakması lazımdır. Beden ve davranışlar birbirleriyle çok alakadardırlar. Bazen genetik yapımız sonucunda farklı şeylere meyil gösterebiliriz. Örneğin herkeste belli bir miktarda bulunan serotonin parçalayıcı bir enzimimiz var. Bu enzimin az çalıştığı bir kişi de yeteri kadar serotonin parçalanmadığı için serotonin fazlalığı ortaya çıkıyor. Böyle bir durumda da beyin serotonine karşı duyarsız hale geliyor. Bundan dolayı bu durumu yaşayan insanlar genellikle tatminsiz ya da melankoli olabiliyor. Ekstra bir de böyle insanlar şiddete maruz kalmışlarsa suç işlemeye normal insanlara göre yüzlerce kat daha fazla meyilli olabiliyorlar. Seri katil dediğimiz insanlarda genelde böyle durumlar oluyor.

İkinci bir örnek olarak da şunu söyleyebiliriz:

Bir lise öğretmeni istemsiz olarak sürekli pornografik veya pedofilik içeriklere bakıyor, bu durum suç kabul edildiğinden, böyle bir durumda yakalanıyor, kendisine bunu neden yaptığı sorulduğunda ‘kendime engel olamıyorum’ diyor.

Yapılan araştırmalar adamın beyninde tümör olduğunu, tümör alındıktan sonra adamın normale döndüğünü gösteriyor.


Şimdi bu iki tip insan “suçlu“mu yoksa “hasta” mı nasıl ayırt edeceğiz?


İşte böyle durumlar için Sinan Hoca hukukta da ‘önleyiciliğin’ olması gerektiğini ve ceza verilmeden önce suçlu konumundaki kişinin bu davranışlara eğilimlerinin sebeplerinin araştırılması gerektiğini, hatta ilerleyen zamanlarda sadece bu alanlar için bile bir belli birleşmelerin olup farklı bilim dalında ki insanların bir araya gelerek bu tür davranışların neden, nasıl, niçin ortaya çıktığı üzerinde konuşması gerektiğini böylelikle “ÖNLEYİCİ HUKUK“ başlığı altında yeni bir bilimin oluşabileceğini söyledi.


İnsan beyni adalet kavramını nasıl tanımlar bu kavram birey ve topluma göre değişir mi?


İnsan beynine göre adalet kavramı aynı işi sonucunda yapılan aynı miktarda ödül gibi düşünebiliriz. Hatta bununla ilgili maymunlar üzerinde yapılan bir deney var:

Aynı işi yapan iki maymuna yaptıkları iş sonucunda ödül olarak önce muz veriliyor, daha sonra tekrar aynı iş yaptıklarında birine muz verirken diğerini üzüm veriliyor.

Üzüm tatlı olma yönüyle daha iyi bir ödül olacağından kendisine üzüm verilmeyen maymunun hareketlerinde daha bir asabileşme daha bir nefret olduğu ve etrafa sataştığı görülüyor. Yani aslında bu bizim doğamızda var.

Sadece insan da olduğunu düşündüğümüz adalet duygusu hayvanda da fazlasıyla var. Hayvanlar bizden farklı olarak kendi adaletlerini kendileri sağlıyor fakat biz bunu yapamadığımız için belli kurum ya da kuruluşlara ihtiyaç duyabiliyoruz.



Adalet ve merhamet duyguları arasında da sıkı bir bağ var. Merhamet daha kuşatıcı, adalet ise denkliği tesis için yapılan bir olgu.

Merhametin bir gereğidir adalet diyebiliriz.


Biz hayvanlarda var olan özelliklerin aşırı abartılmış hali ile donatılmışız. Son olarak bir de konuğumuza ‘İnsanın Fabrika Ayarları’ kitabında başlık olarak kullandığı bu ifadeyle neyi kastettiğini sorduk.

Bize bunu beş maddede özetledi. Beş madde yeteri kadar uygulandığında sağlıklı bir insan olmaya bizi yaklaştırır dedi.


1.Bolca hareket...

2.Az yemek...

3.İnsanlarla gerçek ve doyurucu duygusal ilişki kurmak.

4.Stresi kontrol altına almak.

5.Sınırlarımızı zorlayacak bir şeyler yapmak.

İnsan sürekli tekrarlanan işlerle doldurduğu hayatında çok hızlı yürüyor, biraz farklılık geldiğinde hayat, hayat oluyor...



Çok güzel bir etkinlikti teşekkür ederiz Sinan hocamıza…

Etkinliğin kaydını Instagram sayfamızda bulabilirsiniz.




Düzenleyen: Cemile ÇELİK



66 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör

留言


bottom of page